TAMAMI EL YAZMASI Gümüş Kolyeleri İSTER Kapıda ÖDEME isterseniz Kredi Kartı İle SATIN Alabilirsiniz Ürünlerimiz Faturalı ve SERTİFİKASI ile Size Gönderilir.
Stok Kodu: | DUA380 | |
Metaryel: | 925 Ayar Gümüş | |
Boyut: | 35 mm | |
Kullanılan TAŞ: | ||
Ağırlık: | 11 Gr (+/-1,5) Numaraya Göre Değişebilir. | |
Garanti: | Ürünümüz Garantili ve Sertifikalıdır. | |
Ödeme Metodları: | Havale - EFT / Kredi Karti (9 Taksıt) / Kapıda Ödeme / Mail Order / Western Union | |
Kargo: | Ücretsiz Kargo. Ürünler Özel kutu içerisinde Fatura ve Sertifikalı olarak, OSMANLI PAZAR güvencesi ile gönderilmektedir. | |
Üzerinde ki Yazı: | Hilyeyi Şerif | |
Hazırlanış Süresi: | 1-3 İş Günü İçerisinde | |
Özellikler: | Size Özel Tamamı El İşçiliği olan bu ürüne istediğiniz hattı ve yazıyı yazdırabilirsiniz. Kişiye Özel hazırlanan bu ürünleri osmanlıpazar sayfasından iletişime geçerek kendinize özel olarak hazırlatabilirsiniz. |
Hilyelerde; Peygamber Efendimizin göz, saç, vücut, konuşma şekli gibi fiziki özellikleri tasvir ediliyor. Fiziki özelliklerinin yanı sıra Peygambere duyulan sevgi, saygı, özlem ve şefaat arzusu dile getiriliyor. Hilye-i Şerif'i okumanın, yanında bulundurmanın birçok fazileti bulunuyor.
1- Bulunduğu yere şeytan, zalim idareci, hastalık giremez.
2- Okuyan kişiye fakirlik bulaşmaz.
3- Okuyan kişiye hac sevabı vardır.
4- Kabir azabı görmez, cehennem ateşi ona haram olur.
5- Peygamber Efendimizin şefaatine nail olur.
Biz de bu sahadaki aczimizi îtirâf ile birlikte, bizlere kadar ulaşan rivâyetlerden gönlümüze akseden şebnemler misâli, hilye-i şerîfeyi teberrüken nakletmeyi arzu ettik. Muhtelif rivâyetlerde hulâsaten şöyle buyrulmaktadır:
Resûl-i Ekrem, uzuna yakın orta boylu idi.
Yaratılışı fevkalâde dengeli olup mütenâsip bir vücûda sâhipti.
Göğsü geniş, iki omuzlarının arası açıktı. İki kürek kemiği arasında nübüvvet mührü vardı.
Kemikleri ve eklemleri irice idi.
Teni gül gibi pembemsi beyaz, nûrânî ve parlak, ipekten yumuşaktı. Mübârek vücûdu dâimâ temiz idi ve râyihası ferahlık verirdi. Koku sürünsün veya sürünmesin teni ve teri, en güzel kokulardan daha hoş bir letâfette idi. Bir kimse O’nunla musâfaha etse, bütün gün O’nun latîf kokusu ile mütelezziz olurdu. Sanki güller, kokusunu O’ndan almıştı. Mübârek elleriyle bir çocuğun başını okşasalar, o çocuk, güzel kokusuyla diğer çocuklardan ayırt edilirdi.
Terlediği zaman teni, gül yaprakları üzerindeki şebnemleri andırırdı.
Sakalı gür idi. Uzattığı zaman, bir tutamdan fazla uzatmazdı. Vefât ettiklerinde, saçlarında ve sakallarında yirmi kadar beyaz vardı.
Kaşları hilâl gibi olup iki kaşı arası birbirinden uzakça ve açık idi.
İki kaşı arasında bir damar bulunuyordu ki, Hak için öfkelendiği zaman kabarırdı.
İnci gibi dişleri olup dâimâ misvak kullanır, sık sık kullanılmasını tavsiye ederlerdi.
Kirpikleri uzun ve siyah idi. Gözleri büyükçe, siyahı tam siyah, beyazı tam beyaz idi. Sanki gözlerinde kudret eliyle ezelde çekilmiş bir sürme vardı.
Müstesnâ rûhî yapısının kemâli gibi, vücut yapısının cemâli de eşsizdi.[1]
Sîmâsı, geceleyin ayın on dördü gibi parlardı. Hazret-i Ayşe buyurur ki:
“Resûlullâh’ın yüzü o kadar nûr saçardı ki, gece karanlığında, ipliği iğneye O’nun yüzünün aydınlığında geçirirdim.”
İki kürek kemiği arasında nübüvvetine âit ilâhî bir nişan vardı. Birçok sahâbî, onu öpebilmenin aşkıyla yanardı. Vefâtı esnâsında bu mührün gayb âlemine gitmesi, irtihâlinin tasdîki oldu.[2]
Mübârek ve nûrânî vücûdu vefâtından sonra hiçbir değişikliğe uğramamıştı. Nitekim Hazret-i Ebûbekir, mahzûn, mağmûm, gözü ve gönlü yaşlı bir şekilde “Varlık Nûru”na nazar ederek:
“Hayâtın gibi vefâtın da ne güzel yâ Resûlallâh!..” demiş ve mübârek alınlarına dudaklarını değdirmiştir.
Allâh Resûlü’nün rikkat-i kalbiyesinin derinliğini îzâh etmek mümkün değildi.
Fuzûlî söz söylemeyip her kelâmı hikmet ve nasîhat idi. Lügatinde aslâ dedikodu ve mâlâyâni yoktu. Herkesin akıl ve idrâkine göre söz söylerdi.
Mülâyim ve mütevâzî idi. Gülmesinde kahkaha gibi aşırılık olmazdı. Dâimâ mütebessimdi.
O’nu ansızın gören kimseyi haşyet sarardı. O’nunla ülfet ve sohbet eden kimse, O’na cân u gönülden âşık ve muhib olurdu.
Derecelerine göre fazîlet erbâbına ihtirâm eylerdi. Akrabâsına da ziyâde ikrâm ederdi. Ehl-i beytine ve ashâbına hüsn-i muâmele ettiği gibi, diğer insanlara da rıfk ve lutuf ile muâmele eder ve:
“Hiçbiriniz kendi nefsi için istediğini, mü’min kardeşi için de istemedikçe kâmil mü’min olamaz.” buyururdu. (Buhârî, Îman, 7; Müslim, Îman, 71-72)
Hizmetkârlarını pek hoş tutardı. Kendisi ne yer ve ne giyerse, onlara da onu yedirir ve giydirirdi. Cömert, ikram sâhibi, şefkatli ve merhametli, gerektiğinde cesur ve îcâbında halîm idi.
Ahit ve vaadinde sâbit, sözünde sâdık idi. Ahlâk güzelliği, akıl ve zekâ yönüyle de cümle insanlardan üstün ve her türlü medh ü senâya lâyık idi. Sûreti güzel, sîreti mükemmel, misli yaratılmamış bir vücûd-i mübârek idi.
Resûlullâh’ın hüznü dâimî, tefekkürü sürekliydi. Zarûret olmaksızın konuşmazdı. Sükûnet hâli uzun sürerdi. Bir söze başlayınca yarım bırakmaz, onu tamamlayarak bitirirdi. Az sözle çok mânâlar ifâde ederdi. Sözleri tâne tâne idi. Ne lüzûmundan fazla ne de az idi. Yaratılış olarak yumuşak huylu olmasına rağmen gâyet salâbetli ve heybetli idi.
Öfkelendiği zaman yerinden kalkmazdı. Hakka îtiraz edilmesinin, hakkın çiğnenmesinin hâricinde öfkelenmezdi. Kimsenin farkına varmadığı bir hak çiğnendiği zaman öfkelenir, hak yerini buluncaya kadar öfkesi devâm ederdi. Ancak hakkı tevzî ettikten sonra sükûnete bürünürdü. Aslâ kendisi için öfkelenmezdi. Şahsına mahsus durumlarda kendisini de müdâfaa etmez, kimseyle münâkaşaya girişmezdi.
O, kimsenin hânesine izin almadan girmezdi. Evine geldiği zaman da evde kalacağı müddeti üçe bölerdi; birini Allâh’a ibâdete, diğerini âilesine, üçüncüsünü de şahsına ayırırdı. Kendisine ayırdığı zamânını, avâm-havâs insanların hepsine tahsîs eder, onlardan kimseyi mahrum bırakmazdı. Hepsinin gönlünü fethederdi.
Resûlullâh’ın her hâl ve hareketi, zikrullâh ile idi.
Belli bir yerinde oturmanın âdet edinilmesini önlemek için mescidlerin her yerinde oturduğu olurdu. Yerlere ve makamlara kudsiyyet izâfe edilmesini ve meclislerde tekebbüre medâr olacak bir tavır takınılmasını istemezdi. Bir meclise girince, neresi boş kalmışsa oraya oturur, herkesin de böyle yapmasını arzu ederdi.
Kim O’ndan herhangi bir ihtiyâcını gidermek için bir şey istese, o ister ehemmiyetli, ister ehemmiyetsiz olsun, onu yerine getirmeden huzur bulamaz, ihtiyâcı halletmesi mümkün olmadığı takdirde, hiç olmazsa güzel bir söz ile muhâtabının gönlünü almaktan geri kalmazdı. O, herkesin dert ortağı idi. İnsanlar, hangi makam ve mevkîde olursa olsun, zengin-fakir, âlim-câhil, O’nun yanında insan olmak haysiyetiyle müsâvî bir muâmeleye nâil olurlardı. Bütün meclisleri ilim, hilim, hayâ, ihlâs, sabır, vakar, tevekkül ve emânet gibi fazîletlerin cârî ve hâkim olduğu bir mahaldi.
Ayıp ve kusurları sebebiyle kimseyi kınamaz, îkâz etmek zarûreti hâsıl olunca bunu, karşısındakini rencide etmeyecek şekilde zarif bir îmâ ile yapardı.
“Müslüman kardeşinin uğradığı felâketi sevinçle karşılama! Allâh Teâlâ onu rahmetiyle felâketten kurtarır da seni imtihan eder.” buyururdu. (Tirmizî, Kıyâmet, 54)
Hiç kimsenin zâhire çıkmamış ayıp ve kusuruyla meşgul olmadığı gibi, bu tür hâllerin araştırılmasını da şiddetle menederlerdi. Zîrâ başkaları hakkında zan ve tecessüs, ilâhî emirlerle menolunmuştu.
Sevâbını umduğu meseleler hâricinde konuşmazdı. Sohbet meclisleri vecd içinde idi. O konuşurken etrâfındakiler öyle büyülenir ve can kulağıyla dinlerdi ki, Hazret-i Ömer’in ifâdesi vechile, başlarına bir kuş konmuş olsa, uçmadan saatlerce durabilirdi. O’ndan ashâbına akseden edeb ve hayâ o derecede idi ki, kendisine suâl sormayı bile -çoğu kere- cür’et telâkkî eder ve çölden bir bedevî gelerek Hazret-i Peygamber’le sohbete vesîle olsa da, O’nun feyz ve rûhâniyetinden istifâde etsek diye beklerlerdi.[3]
Hattâ heybetinden çekindikleri için iki sene soru soramadan bekleyenler vardı. Mehâbetinden mübârek yüzüne bakamazlardı.
Taksit | Taksit Tutarı | Toplam Tutar |
---|---|---|
1 | 1.331,33 ₺ | 1.331,33 ₺ |
1 | 1.344,38 ₺ | 1.344,38 ₺ |
2 | 678,72 ₺ | 1.357,44 ₺ |
Taksit | Taksit Tutarı | Toplam Tutar |
---|---|---|
1 | 1.305,23 ₺ | 1.305,23 ₺ |
2 | 665,67 ₺ | 1.331,33 ₺ |
3 | 448,13 ₺ | 1.344,38 ₺ |
4 | 339,36 ₺ | 1.357,44 ₺ |
5 | 274,10 ₺ | 1.370,49 ₺ |
6 | 230,59 ₺ | 1.383,54 ₺ |
7 | 199,51 ₺ | 1.396,59 ₺ |
Taksit | Taksit Tutarı | Toplam Tutar |
---|---|---|
1 | 1.305,23 ₺ | 1.305,23 ₺ |
2 | 678,72 ₺ | 1.357,44 ₺ |
3 | 443,78 ₺ | 1.331,33 ₺ |
4 | 336,10 ₺ | 1.344,38 ₺ |
5 | 271,49 ₺ | 1.357,44 ₺ |
6 | 228,41 ₺ | 1.370,49 ₺ |
11 | 131,71 ₺ | 1.448,80 ₺ |
Taksit | Taksit Tutarı | Toplam Tutar |
---|---|---|
1 | 1.305,23 ₺ | 1.305,23 ₺ |
2 | 678,72 ₺ | 1.357,44 ₺ |
3 | 443,78 ₺ | 1.331,33 ₺ |
4 | 336,10 ₺ | 1.344,38 ₺ |
5 | 271,49 ₺ | 1.357,44 ₺ |
Taksit | Taksit Tutarı | Toplam Tutar |
---|---|---|
1 | 1.305,23 ₺ | 1.305,23 ₺ |